İkinci Kuşak Göçmenler ve Psikoaktif Madde Bağımlılığı

TEZ

İkinci Kuşak Göçmenler ve Psikoaktif Madde Bağımlılığı

Yazar/Hazırlayan
Üniversite
Enstitü/Fakülte
Tez Yılı
YÖK Tez No
60370
Sayfa Sayısı
74
Tez Türü
Tıpta Uzmanlık
Tam Metin (PDF)
Kategori
Tez Özeti
Bu çalışmada "ikinci Kuşak Göçmenlerde Psikoaktif Madde Bağımlılığı." kuramsal olarak ele alınmış ve İsviçre'de değişik kurumlarda tedavi görmekte olan ya da cezaevlerinde bulunan yabancı ve İsviçre kökenli eroin bağımlılarının psiko-sosyal açıdan karşılaştırılması ışığında gözden geçirilmiştir. Psikoaktif madde bağımlılığı, a) sosyal ve bireysel kaynaklar, b) kişisel özerklik, c) sosyal beklentiler arasındaki duyarlı dengenin bozulması sonucu ortaya çıkanı bir "sapkın (deviant) yaşam biçimi" olarak ele alındığında; eroin bağımlısı ikinci kuşak göçmenlerin, ülkenin yerlisi olan eroinmanlardan daha değişik bir psiko-sosyal konumda oldukları görülmektedir. İkinci kuşak göçmenlerde eroin bağımlılığı, uygun olmayan aile koşullarının, düşük sosyo- ekonomik düzeyin ve yetersiz eğitimin belirlediği bir ortamda gelişmektedir. Bu gençlerde belirgin olan yetersiz özerklik gerek drog kullanımını başlatma ve devam ettirme konusunda olumsuz bir faktör olarak kendini göstermekte, gerekse sağaltım yöntemlerinin seçiminde ve dış koşullara uyum¬ da ülkenin yerlisi olan psikoaktif madde bağımlısı yaşıtlarına oranla bazı farklılıkların ortaya çıkmasına neden oluşturmaktadır. Kısıtlı kaynaklar, yetersiz kişisel özerklik ve çelişkili beklentiler ikinci kuşak göçmenlerin psiko-sosyal dengelerini bulmalarını güçleştirmektedir. Oturmamış bir denge, gerekli düzenlemelerin yetersiz kaldığı durumlarda, psiko-sosyal sapmalara ve bu arada psikoaktif madde bağımlılığına yol açabilir. Bir sosyal varoluş biçimi olarak "ikinci kuşak göçmen" konumunun psikoaktif madde kullanımına dolaysız bir neden oluşturmadığı, ancak bu durumdaki bir bireyin psiko-sosyal dengeyi kuramama ve sosyal sapmalara yönelme olasılığının yüksek olduğu görüşündeyim.İkinci kuşak göçmenler bir "ara nesil" oluşturmaktadır. Ne ana-babaları gibi yabancı ne de oyun, okul, iş arkadaşları gibi yerli olmadıklarının bilinci, çoğu zaman bireylerin kendilerini bir sosyal varlık olarak tanımlama gereksinimi duydukları ergenlik çağında Brikson (1966, 1981)'un "normatif kriz" olarak adlandırdığı kimlik bunalımının patolojik boyutlara ulaşmasına neden olur. Aileden kopuş, fizyolojik ve psişik gelişimdeki sıçramalar gibi bu çağa özgü değişimlerin yanı sıra iki ayrı norm sistemi arasında bocalayan bu gençlerin çaresisiliklerinin bir ifade şekli de yasal ya da yasadışı psiko-aktif drogların vâdettiği yalancı cennete kaçış olabilir (Köknel 1983). Var olan sorunların çözümünden çok yenilerinin oluşumunu ha¬ zırlayan drog kullanımı topluma baş kaldırışı simgeleyen ya da yılgın-teslimiyetçi (Herton 1957) ve ototerapötik (Deissler ve ark. 1977, Ladewig ve Weidmann 1980, Uehten- hagen ve Zimmer-Höfler 1985) nitelikleri içerir. Sürekli bir değişimin belirlediği günümüz toplumunda özellikle büyük şehir ortamında ergenlik çağı bir göç hazırlığını içermektedir. Çocukluk ve erişkinlik dönemleri arasındaki farklılık hiç bir zaman bugünkü kadar büyük ve endişe verici olmamıştır. Aile yaşamından "dış dünya"ya geçiş dönemi niteliğini taşıyan ergenlik çağı, zaten "normal" bir kimlik bunalımı dönemini içermektedir. Bu dönemin ikinci kuşak göçmenler için daha yoğun geçmesi kaçınılmazdır. Bir "risk grubu" olarak ikinci kuşak göçmenlerde psikoaktif madde bağımlılığı bağlamında yapılacak araştırmaların, bu sorunla ilgili nedensel açıklama kuramlarına katkısı olacağı kanısındayım. Geçici bir süre için de olsa, "gerçek dünya"dan "düşler dünyası"na kaçışı sağlaması açısından, psikoaktif madde kullanımının bir göç eşdeğeri (migration equlvalent) olduğu da düşünülebilir. Bu durumda madde bağımlısı olan II. kuşak, I. kuşağın "gerçekleştirdiği" göçü daha başka bir düzeyde sürdürmektedir.

Saydam, Mehmet Bilgin, İkinci Kuşak Göçmenler ve Psikoaktif Madde Bağımlılığı, İstanbul Üniversitesi, Tıp Fakültesi, 1987, Tıpta Uzmanlık, pdf.