Mevzuatımızda Çocuk ve Genç İşçilerin Çalışma Yaşamında Korunmasına İlişkin Düzenlemelere Genel Bir Bakış

MAKALE

Mevzuatımızda Çocuk ve Genç İşçilerin Çalışma Yaşamında Korunmasına İlişkin Düzenlemelere Genel Bir Bakış

Yazar/Hazırlayan
Makale Türü
Dergi Bölümü
Dergi Adı
Sayı No
2013-1
Yıl
Yer
Sayfa Aralığı
481-545
Tam Metin (PDF)
Kategori
Makale Özeti
“Çocuk” tanımı ve “çocukluk dönemi” tıp, tarih, psikoloji, sosyoloji ve hukuk bilimleri açısından farklı ölçütlerden yola çıkılarak tespit edilmeye çalışılmaktadır. Bununla birlikte, çocuk kavramını kesin olarak tespit eden ölçütler bulunmayıp, bu kavram zaman, toplum ve kültürlere göre farklılıklar arz etmektedir.Çocuk her ne kadar eski devirlerden beri toplumların ilgi alanında olmuşsa da, toplumların sosyal, kültürel gelişmeleri, örgütlenme ve toplum içindeki egemenlik koşullarının, çocuğa ilginin kapsamı ve biçimi üzerinde tarihi gelişimde farklılıklar yarattığı gözlenmektedir.Türk Dil Kurumu Eğitim Terimleri Sözlüğüne göre çocuk, “Bebeklik çağı ile erginlik çağı arasındaki gelişme döneminde bulunan insan.” anlamına gelmektedir.Genel olarak hukuki açıdan kişiliğin başlangıcı ile erginliğe ulaşma anına kadar geçen dönemin çocukluk dönemi olarak değerlendirildiği görülmektedir. Türk Medeni Kanunu’nun 28. maddesinin 1. fıkrasına göre, “Kişilik, çocuğun sağ olarak tamamıyla doğduğu anda başlar ve ölümle sona erer.”. O halde kişiliğin ve çocukluğun başlangıcı hukukumuzda iki şartın varlığına bağlanmıştır. Doğumun tamamlanmış olması ve çocuğun ana bedeninden yaşayarak ayrılması bu açıdan yeterlidir.Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 44/25 sayılı kararı ile 20 Kasım 1989 da kabul ettiği ve 2 Eylül 1990 yılında yürürlüğe giren, ülkemiz tarafından da 1994 yılında ihtirazi kayıtla onaylanan Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’nin 1. maddesine göre, “Bu Sözleşme uyarınca çocuğa uygulanabilecek olan kanuna göre daha erken yaşta reşit olma durumu hariç, onsekiz yaşına kadar her insan çocuk sayılır.”.Modern hukuk sistemleri, ergin olmayı eski hukuk sistemlerinden farklı olarak cinsi olgunluk yerine fikri olgunluğa erişmeye bağlı olarak değerlendirmektedir. Çocukluk dönemi, çocuğun fikirsel olgunluğa erişmesi, bir diğer deyişle erginlik ile sona erer. Erginliğe ulaşma yaşı ise kanun koyucular tarafından belirlenmektedir. Kanun koyucular bu belirlemeyi ilgili toplumun sosyal ve doğal gereklerini dikkate alarak yapmaktadırlar. Türk Medeni Kanunu’nu da erginlik yaşını 18 olarak düzenlenmiştir.Türk Medeni Kanunu’na göre, 18 yaşın doldurulmasıyla kazanılan normal erginlik dışında, evlenme veya yargı kararıyla da erginliğin kazanılması mümkündür.5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nun 3. maddesine göre çocuk, “Daha erken yaşta ergin olsa bile, onsekiz yaşını doldurmamış kişiyi…” ifade etmektedir. Türk Medeni Kanunu’nun 11. maddesinin 1. fıkrasına göre, “Erginlik onsekiz yaşın doldurulmasıyla başlar.”. Buna göre, on sekiz yaşından küçükleri çocuk olarak nitelendirmek mümkündür.Öğretide İNAN tarafından yapılan tanıma göre çocuk, “kimli veya kimsesiz, varlıklı veya varlıksız, suçlu veya suçsuz, beden veya ruh yahut düşünce yönünden arızası olması veya olmaması gibi kişisel özellikleri ve nitelikleri göz önünde bulundurulmaksızın sağ ve tam doğduğu andan reşit olduğu ana kadar ki devrede bulunan (insan yavrusu) gerçek kişi” dir.

Bozkurt, Yeliz Gümrükçüoğlu, Mevzuatımızda Çocuk ve Genç İşçilerin Çalışma Yaşamında Korunmasına İlişkin Düzenlemelere Genel Bir Bakış, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, İzmir, 2013-1, 2013, 481-545, pdf.