Bu çalışmada 856 üniversite öğrencisine 33 soruluk bir anket formu ve SCL-90-R araştırmacı tarafından uygulanmıştır. Tüm veriler bilgisayarla değerlendirilmiştir. Araştırma grubunun %50.9'u kız, %49.1'i erkek öğrencidir, öğrencilerin %42.5'i arkadaşlarıyla evde, %39.3'ü yurtta, %9.7'si ailesiyle kalmaktadır, öğrencilerin %2.7'si evlidir, %65.6'sı Marmara Bölgesindedir, %58.9'unun ailesi il merkezinde oturmaktadır, %50.8'inin annesi ilkokul mezunu, %43'ünün babası ilkokul mezunudur, %40.4'ünün babası serbest meslek sahibi, %85.6'sının annesi ev hanımıdır. Toplam %76.9'u orta gelir seviyesindedir. Yatılı okula giden öğrencilerin oranı %16.8, bir işte çalışanların ise %15.8'dir. Öğrencilerin %62.1'i sürekli okuyucu, %26.8'inin annesi sürekli okuyucu, %50.5'inin babası sürekli okuyucudur. öğrencilerin %29.9'u ilk cinsel bilgileri birkaç kaynaktan birden, %28.3'ü arkadaşlardan öğrenmişlerdir, öğrencilerin %79.3'ü daha fazla cinsel bilgi edinmek istediklerini belirtmişlerdir. İlk cinsel bilgileri edinme yaşı 12.94±2.59'dur. %35.7'sinin cinsel deneyimi olmuştur, ilk cinsel ilişki yaşı 18±2.29'dur. Kız öğrencilerin %52'si ilk cinsel deneyimi flörtle, erkek öğrencilerin %69.4'ü duygusal bağı olmayan biriyle yaşamıştır. Kız öğrencilerin %34'ü, erkek öğrencilerin %57.5'i evlilik öncesi ilişkiyi olumlu görmektedirler. Kız öğrencilerin %83.6'sı, erkek öğrencilerin %62.3'ü cinsel ilişkinin duygusal yakınlıkla birlikte olmasını gerekli görmektedirler. Kız öğrencilerin %33.6'sı evlenecekleri kişinin önceden cinsel ilişki yaşamış olmasını olumlu bulurken, erkeklerin %55.9'u olumsuz bulmaktadır. Kız öğrencilerin %58.2'si erkeklerin cinsel isteğinin daha fazla olduğunu düşünürken, erkek öğrencilerin %41.3'ü fark olmadığım düşünmektedir. Kız öğrencilerin %53.2'si, erkek öğrencilerin %54.3'ü taraflardan birinin pasif olmadığını düşünmektedirler. Kız öğrencilerin %95.8'i, erkeklerin %86'sı doğum kontrolünü olumlu bulmaktadırlar. Kız ve erkek öğrenciler %62 oranında kürtajı olumsuz görmektedirler. Öğrencilerin yaşamlarında en fazla önem verdikleri kavram %53.5 ile sağlıktır. Cinsel sorunların nedeni olarak %33 oranında karşı cinsle sevgi ve güvene dayalı ilişki kuramama gösterilmiştir. Cinsel sorunların çözümü için öğrencilerin %32.6'sı anne ve baba eğitimini önermiştir. Öğrencilerin %75.4'ü özdoyurumun hatalı bir davranış olmadığını düşünmektedirler, %31.1'i eşcinselliği anlayışla karşılamaktadır, %1.4'ü ensest yaşantısı olduğunu bildirmiştir. öğrencilerin %32.8'i bu çalışmanın kendilerine yararlı olabileceğini düşünmüşlerdir, %20.2'si daha geniş tutulmasını istemişlerdir. Grubun ortalama GSI 0.86±0.60 olarak bulunmuştur. Bu değer normal sınırdadır. Alt grup profilinde kız öğrencilerin depresyon belirti skorları en yüksek (1.25±0.81), erkek öğrencilerin obsesif-kompulsif belirti skorları en yüksek (0.95±0.70) değerde saptanmıştır. Tıp Fakültesi öğrencileri diğer okullardan daha yüksek sosyoekonomik ve kültürel özellikler göstermekte ve daha liberal cinsel tutum ve davranışlar göstermektedirler. Ayrıca SCL-90-R alt grup profilinde daha düşük skorlar göstermektedirler. Yaşamlarında dini ön planda tutanlar cinsel tutum ve davranışlarda daha tutucudurlar. Cinsel birleşme deneyimi olan öğrencilerin yaş ortalamaları 22.22±2.44, olmayanların ise 20.69±2.03'tür. Cinsel deneyimi olanların anne-baba eğitim seviyeleri daha yüksektir. Cinsel deneyimi olanlar cinsel tutum ve davranışlarda daha az tutucu görünmektedirler. Evlilik öncesi ilişkiyi olumlu görenlerin de anne ve baba eğitimi daha yüksektir. Olumlu gören öğrencilerin eşcinsellik, özdoyurum, evlenecekleri kişinin önceden ilişki yaşaması gibi konularda daha olumlu tutum gösterdikleri saptanmıştır. Bulgular genellikle bu alanda ülkemizde yapılan, çalışma sonuçlarıyla benzerlikler göstermektedir. Beklendiği gibi yurt dışında, özellikle sanayileşmiş toplumlarda yapılan çalışmalardan ise oldukça farklı bulgular saptanmıştır.