Bilgisayar sektörünün büyüyerek devam etmesi ve kişisel bilgisayar (PC) kullanımlarının yaygınlaşması daha global yaşam tarzlarının şekillenmesine yol açmakta, yeni yaşam biçimlerini ortaya çıkarmakta ve daha eğitimli insan gücü ihtiyacına talebi kamçılamaktadır. Bilgi Toplumunu, "bilgi tabanlı ekonomi ve toplumsal düzen olarak tanımladığımızda; ekonomik sistemdeki bilgisayar uygulamalarına yönelik yatkın iş gücü talebinin artması toplumsal düzeni o yöne zorlarken, diğer yandan da bireysel anlamda sürdürülebilir bir yaşam standardını yakalama hedeflerinin de ancak bu alandaki gelişmeyle sağlanabileceği gerçeğini sonuçlanmaktadır. Yaptığımız araştırma en genel anlamıyla; teknoloji faktörünün aile bağlamında ele alınarak, var olan durumun saptanması amacıyla toplumsal kültürlenme sürecinin neresinde olduğumuz arayışları ve kaygısıyla oluşturulmaya çalışılmıştır. Değişim dönemlerinde uyum problemlerinin herkes için mümkün olabileceği görüşü, bizi doğrudan, herkesin ekonomik, sosyal ve kültürel bağlamda gelişimini destekleyecek eğitimsel etkinliklerin içinde yer alması gerektiği sonucuna götürmektedir. Bilgi toplumu paradigmalarının gelişmekte olduğu ve toplumsal düzeni değişime zorladığı gerçeğinden hareketle; gençlerin bilgisayar yaşantıları ve ebeveynlerinin bu yaşantılara yönelik düşünceleri bu araştırma kapsamında irdelenmeye çalışılarak çeşitli öneriler geliştirilmiştir. Söz konusu araştırma, 2002- 2003 öğretim yılı II. dönem sonuna doğru İstanbul-Kadıköy ilçesine bağlı resmi ve özel liselerin 1. sınıf öğrencileri ile onların ebeveynleri üzerinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmada veri toplama aracı olarak, öğrencilerin bilgisayar yaşantılarını belirlemeye ve ebeveynlerin bu konudaki düşüncelerini öğrenmeye yönelik 2 anket geliştirilmiş olup; elde edilen verilere betimsel analizler uygulanmıştır, öğrencilerin bilgisayar yaşantılarına yönelik amaçlar; öğrencilerin öğrenim hayatlarında bilgisayar kullanma durumları, bilgisayarın evde hangi amaçla ve sıklıkla kullanıldığı, internet kafelere yönelik düşünceleri ve bilgisayarın aile kültürü içindeki yeri (kaç yıldır sahip olunduğu, konumlandığı mekan, internet kültürü ve diğer aile üyelerinin kullanma durumları vb.) bağlamlarında ele alınarak kategorize edilmiştir. Ebeveynlerin, çocuklarının bilgisayar yaşantılarına yönelik düşünceleri ise 18 önermeyle sınanmaya çalışılmıştır. Araştırma sonuçlarında genel olarak; öğrencilerin bilgisayar yaşantılarının daha çok bilgisayar oyunları (n: 335 - %62.7) ve müzik (n: 326 - %67.5) amaçlı kullanımları içerdiği bulgulanmış olmakla beraber, belli başlı paket programlarını bildiklerini imde etmeleri de teknolojik kültürün biçimlendirdiği bir neslin yetişmiş olduğunun da göstergesi sayılabilir. Buna göre Word kelime işlem programını bilenlerin (n: 513) oranı %67.5, Excel işlem yaprağı programını bilenlerin (n:501) oranı %58.9, Power Point sunum programını bilenlerin (n: 479) oranı %59.0 olarak bulgulanmıştır. Buna rağmen, öğrencilerde bilgisayarın daha yararlı işlevlerde kullanılmasının gerektiği de ortadadır. öğrencilerin bir kısmının (n: 220) internet kafeleri zararlı olarak niteledikleri ve internet kafeler baklandaki imajlarının kötü olduğunu söyleyebilmemize rağmen, gençlerde %62.5 gibi bir oranın da internet kafelere gittiklerinin saptandığı görülmüştür. Bu açıdan internet kafelerin yerel yönetimler nezdinde ele alınmasının ve farklı işlevlerde hizmet görmesinin önemli olduğu kanaatine varılmıştır. Çeşitli önermelerle ebeveynlerin düşüncelerinin sınanmaya çalışıldığı verilerde dikkate değer bir sorunun varlığına rastlanmamakla birlikte göze çarpan önemli bulgular açısından; ebeveynler, "Çocuğumun bilgisayarda sürekli oyun oynamasına söz geçiremiyorum." Önermesine %53.8 (n: 238) oranıyla hiç katılmadıklarını irade etmişlerdir. %51.7 oranıyla da (n: 236) çocuklarının internet kafeye gitmesini (çok ve tamamen katılıyorum düzeyinde) zararlı bulduklarını söylemişlerdir. Ebeveynlerin %45.4'ünün (n: 239) bilgisayar kullanmayı bilmediğinden ve öğrencilerin bilgisayar yaşantılarının daha çok oyun, sohbet (chat) ve müzik amaçlı kullanımları içermesinden ve bu durumun ailelerde teknolojik anlamda (bilgisayar kullanma kültürü ve bilinci oluşturma anlamında) bir kültürlenme eksiğinin bulunduğu ipuçlarını da barındırmasından hareketle; düzenlenen ve/veya düzenlenecek olan eğitimsel etkinliklerin mutlaka bu durumu telafi edecek şekilde yapılandırılmasının ülkemiz açısından büyük önemi vardır. Sonuç olarak bu araştırma varolan durumun tespit edilmiş olmasının yanında, ailelerde genel anlamda bilgisayara karşı olumlu bir tavır sergilendiğinin göstergelerini de ortaya çıkarmıştır.