Obsesif kompulsif bozukluk (OKB), 18 yaşından önce başlayabilen, neden olduğu zaman kaybı nedeniyle bireylerin sosyal, akademik ve aile yaşamlarında işlevselliği olumsuz yönde etkileyebilen, obsesyon ve kompulsiyonlarla karakterize, kronik bir ruhsal bozukluktur. Bu çalışmada, 2000-2009 yılları arasında, Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları polikliniğinde, klinik görüşme ve psikometrik incelemeler sonrası, DSM-IV-TR tanı ölçütlerine göre, OKB tanısı alan çocuk ve ergenlerin olgu değerlendirme formları ve psikometrik ölçekleri geriye dönük incelenerek, olguların sosyodemografik ve klinik özellikleri değerlendirilmiştir. Çalışmamıza alınan 440 olgunun, 252`sinin erkek (%57,3), 188'inin kız (%42,7), olguların yaş ortalamasının 11,08±3,363 yıl, %70,2`sinin ilkokul ve ortaokul (ilköğretim) öğrencisi, %19,1'inin ise lise öğrencisi olduğu bulunmuştur. Olguların %23,9'unun eştanısı olmadığı bulunurken; %49,5'inin OKB `ye eşlik eden bir eştanısı, %26,6'sının ise iki eştanısı olduğu bulunmuştur. Olgulardaki en sık eştanılar; dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (%26,8), yaygın anksiyete bozukluğu (%16,6), tik bozuklukları (%10,2) olarak bulunmuştur. Olgularda, obsesyon ve kompulsiyon tiplerinden en sık temizlik ve kontaminasyon obsesyonları (%48,9) ve temizleme yıkama kompulsiyonları (%32) olduğu bulunmuştur. Olguların psikometrik ölçekleri olan; çocuklar için depresyon ölçeği, çocuklar için sürekli kaygı ölçeği ve Maudsley obsesif kompulsif soru listesi (MOKSL) ve MOKSL alt ölçek puanları arasında pozitif yönde anlamlı ilişki saptanmıştır.Erken başlangıçlı OKB'yi değerlendirmek için tüm dünyada görüş birliğini sağlayarak standart bir değerlendirme paketi ve kullanılan ölçeklerin tüm kültürler için daha uygun versiyonlarını oluşturmak gerekmektedir. Bu sayede tüm ülkelerde, erken başlangıçlı OKB'nin sosyodemografik, klinik, prognostik özelliklerini inceleyen çalışmaları bir çatı altında toplayıp, bu çalışmaları birbirleriyle karşılaştırabilmek mümkün olabilecektir.