Türk Toplumunda Feminizm: Üniversiteli Gençler Üzerinde Bir Araştırma
Yazar/Hazırlayan
|
|
Üniversite
|
|
Enstitü/Fakülte
|
|
Tez Danışmanı
|
|
Tez Yılı
|
|
YÖK Tez No
|
92956
|
Sayfa Sayısı
|
150
|
Tez Türü
|
Yüksek Lisans
|
Kategori
|
|
Tez Özeti
|
Kadın ve erkek doğa durumunda eşit bir konuma sahip iken, toplumsal hayatta ise, kadının esas yerinin ailesi ve evi olduğu yaygın görüşü hakimdir. Toplumlarda kadının konumunu belirleyen ekonomik, kültürel, sosyal, hukuksal ve siyasal düzenlemelerdir. 1789 Fransız Devrimi ile birlikte, toplumdaki değişimden etkilenen kadınlar, Fransa'da bir takım haklar talep ederek, kadın hareketlerini başlatmışlardır. Bu kadın hareketleri, bir müddet sonra diğer ülkeleri de etkilemiş o ülkelerde de kadınlar, birtakım taleplerle, hareketler başlatmışlardır. Böylece kadın hareketleri, toplumsal bir harekete dönüşmüştür ve kadınlar, toplumsal yapı içinde erkeğe nazaran, kendi konumunu sorgulamaya başlamışlardır. Kadın hareketinin ideolojisi Fransızca "femme", yani "kadın" sözcüğünden türetilen "feminizm", yani "kadınlık akımı"dır. Feminizm, ilk olarak oy hakkı talebi ile başlamıştır (Sufrage Campaign). Daha sonra, cinsiyete dayalı iş bölümünün sona erdirilmesi ve kadın erkek eşitliğinin sağlanması şeklinde gelişmiştir. Feminizmin; Liberal Feminizm, Radikal Feminizm, Sosyalist Feminizm (Marksist Feminizm) ve Lezbiyen Feminizm olmak üzere bazı türleri vardır. Kadınların sorunları Uluslararası Platformlarda da ele alınmış, kadınlarla ilgili Uluslararası Sözleşmeler yapılmıştır. Batıda başlayan ve gelişen bu kadın hareketlerinden, Türk toplumu da etkilenmiştir. Osmanlı döneminde Türk kadınları da hareketlenmişler, birçok dergiler, gazeteler çıkartarak, dernekler kurarak, kadın hareketlerini başlatmışlardır. Tanzimat ve II. Meşrutiyet döneminde, Osmanlı Devleti'nde başlayan batılılaşma ve modernleşme projesi ile birlikte kadınların konumlarıyla ilgili bir takım iyileştirici düzenlemeler yapılmıştır. Birinci Dünya Savaşı, arkasından Kurtuluş Savaşı Türk kadınını ülke148 sorunlarıyla bütünleştirmiş, 1908'den 1935 yılına kadarki dönemde kadın hareketleri yoğun bir şekilde devam etmiştir. Milli Mücadele'nin kazanılmasından ve 29 Ekim 1923 yılında Cumhuriyet'in ilânından sonra yeni bir devlet düzenine geçilmiş, bir yandan Ulus Devlet düzeni kurmak için çalışmalar yapılmış, bir yandan da toplumsal düzenlemeler yapılmıştır. Atatürk Devrimleri ve batılılaşma projesi çerçevesinde, kadınlarla ilgili toplumsal, yasal, eğitimsel ve siyasal düzenlemeler yapılmıştır. Türk kadınları, batılı ülkelerin çoğundan daha önce birtakım haklara kavuşmuşlardır. 1935 yılından sonra, Türkiye'de kadın hareketleri bir durgunluk dönemine girmiştir. 1960 yılında hareketlenmeler olduysa da, esas 1980'den sonra Türkiye'de kadın hareketleri yeniden alevlenmiş feminizm, kadın-erkek eşitliği, kadın hak ve özgürlüğü yoğun bir şekilde gündeme gelmiş, örgütlenmeler başlamıştır. 1980 darbesiyle oluşan siyasi boşluktan istifade eden kadınlar bir sivil toplum hareketi oluşturmuşlardır. Bu hareket içinde ideolojilerini de, "feminizm" olarak belirlemişlerdir. Türkiye'de feminizm, diğer toplumlarda olduğu gibi zaman zaman alevlenmekte, zaman zaman ise bir durgunluk dönemi yaşamaktadır. Bu gün Türkiye'de, feminist olsun veya olmasın, bütün kadınlarımızın beklentisi, Medeni Kanun'da yapılacak olan değişikliğin ivedilikle yapılmasıdır. Batıda gelişen ve ülkemizi de etkileyen feminizmin, Türk toplumunda nasıl algılandığını ve ne kadar benimsendiğini anlamak için üniversiteli gençlerimiz üzerinde, tarafımızdan bir araştırma yapılmıştır. Ancak, bu araştırma çerçevesinde söylebiliriz ki; gençlerimiz feminizmi tüm düşünsel ve bütün kavramsal boyutlarıyla pek algılamamakta ve benimsememektedir. Araştırma bulgularımızda, yaş ilerledikçe feminizm puanlarında, düşme olduğu görüldüğüne göre, "Türk Toplumu feminizmi pek benimsememektedir" diyebiliriz.
|
Ünlü, Sevin, Türk Toplumunda Feminizm: Üniversiteli Gençler Üzerinde Bir Araştırma, Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2000, Yüksek Lisans.