Ankara Gecekondu Gençliğinin Eğitimine ve Kentleşmesine Televizyon Yayınlarının Etkisi

TEZ

Ankara Gecekondu Gençliğinin Eğitimine ve Kentleşmesine Televizyon Yayınlarının Etkisi

Yazar/Hazırlayan
Üniversite
Enstitü/Fakülte
Tez Danışmanı
Tez Yılı
YÖK Tez No
41970
Sayfa Sayısı
207
Tez Türü
Doktora
Kategori
Tez Özeti
Türkiye'de gecekondu olgusu, genellikle kırsal bölgelerden maddi koşullardaki yetersizlik ve şehirlerdeki koşulların cazibesi yani, itici ve çekici güçler nedeniyle şehre yönelik iç göç hareketleri sonucunda ortaya çıkmaktadır. Tam anlamıyla kırsal bölge yaşantılarını sürdüremedikleri gibi, şehir yaşantısının özellik ve koşullarına da yabana olan gecekondulu, geçiş / halinde bir toplumun özellikleri içinde yaşantısını sürdürmektedir. Bu nedenle, bir taraftan kırsal " ... î bölge alışkanlıklarına sahip olan ve diğer taraftan şehirleşme sürecinin meydana getirdiği sosyo¬ ekonomik ve kültürel koşulların etkisinde kalan bu nüfusun yeni bir ortam içinde yaşama zorunluluğu, kaçınılmaz bir takım sorunların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bütün özellikleriyle Türkiye'de kentleşme, şehirlerin ekonomik gelişmelerinin haklı göstermediği bir hız "- ve biçimde devam etmektedir. Sahte, sağlıksız, içiboş gibi terimlerle nitelendirilen bu kentleşme modeli dolaylı veya dolaysız olarak çok yönlü ve çeşitli sorunların kaynağı olmakta ve genel eğilimiyle bu sorunların ağırlığı da yığılarak artmaktadır. J.- Aşın kentleşmeye bağlı olarak beliren sorunları, ekonomik, hizmet, sosyal, konut ve yerleşim sorunu "gecekondulaşma" (daha doğrusu gecekondulaşmadan doğan sorunlar) olarak ifade edebiliriz. Bu sorunların en önemlilerinden olan gecekondu, kırdan kente göçenlerin kırsal ve kentsel kaynaklarının önemli bir bölümünü kullanabilme imkanını bulabildiği, bayındırlık ve yapı kurallarına aykırı olarak gerçek ya da tüzel, kamusal kişilerin topraklan üzerine toprak sahibinin istek ve bilgisi dışında izinsiz olarak yapılan, barınma gereksinimleri devlet ve kent yönetimlerince karşılanamayan dar gelirli ailelerin yaşadığı bannak türü olarak tanımlanmaktadır. Köyünü, toprağını bırakıp modern koşullar içinde yeni bir yaşam düzeni kurmak umut ve çabasıyla köyden şehre gelmiş kimselerin yerleşme yeri, konut, iş vb. konularda başvuracağı bir kurum bulamadığı, kendi çabalanyla çözmeye çalıştığı bu sorunların yanında yerleştiği ortamda kendisinin ve ailesinin psikolojik ve sosyo-ekonomik ihtiyaçlarına cevap verecek herhangi bir örgütün varlığından sözedilemez. İç göç yaşayanların karşılaştığı sorunlardan; çevreye uyum sorunundan ve kişilik gelişiminde genç nüfusun daha fazla etkilendiği söylenebilir. Gençler, içinde buJunduklan çağın özellikleri gereği çevresinden kolaylıkla ve süratle etkilenmektedir. 182 Ülkemizin içinde bulunduğu sorunlardan da en fazla etkilenen kesimin gençler olduğu söylenebilir. Yaşadıkları ekonomik sorunların doğal sonucu olan yetersiz eğitim, işsizlik, sağlıksız çevre, sağlık vb. sosyo-ekonomik problemler gençlerin kişiliklerini etkilemektedir. Kalkınmanın ve modernleşmenin dinamosu durumundaki eğitimin, ülkemizdeki verileri hiç iç açıcı değildir. Eğitim sistemimiz artan nüfusun eğitim talebini karşılayamamaktadır. Şu anda geri olan okullaşma oram daha da gerilemektedir. Bunun yanında batıyla dünyayla rekabet edecek bir eğitim kalitesine sahip olduğumuz da kesinlikle söylenemez. Sonuç olarak ülkemizde her yüz kişiden 22.6'sı okur yazar değildir. 18.5'i ilkokulu bitirmeden hayata atılmıştır. 43.4'ü ilkokul, 6.6'sı ortaokul mezunu, 4.5'i lise mezunu, 2.1 'i de yüksekokul mezunudur. Başka bir deyişle her yüz kişiden 95.7'si örgün milli eğitim sistemi içinde herhangi bir mesleğe hazırlanmadan hayata atılmıştır. Bu düşük oranlar ülke genelinde eğitim alanındaki boşluğu ve dengesizliği ortaya koymaktadır. Doğal olarak bu dengesizliğin ve yetersiz eğitimin menfi etkilerini bir geçiş toplumu özelliği taşıyan gecekondu inşam çok daha ağır bir şekilde yaşamaktadır. Ülkemizde 12-25 yaşlan arasında 15 milyon dolayında genç yaşamaktadır. Genel nüfus içinde genç nüfusun oram yüzde 29.6'dır. Ülkemizde çalışan gençliğin büyük bir çoğunluğu istemedikleri,benimsemedikleri ve kendilerine büyük bir yarar sağladığına inanmadıkları işlerde sadece gelir elde edebilmek amacıyla çalışmakta olup başka alanlara yönelmek arzusu taşımaktadırlar. Çeşitli sektörlerde çalışan gençlerin iş çevresi, Aile çevresi, sosyal güvenlik kurumlan, serbest zamanlan değerlendirme, genel eğitim, hizmet içi eğitim, sağlık, iktisadi durundan ile ilgili sorunlan çözüm beklemektedir. Okuyan gençliğin eğitimle ilgili sosyo-ekonomik, kültürel sorunlan bulunmaktadır. Gecekonduda yaşayan gençlerin çaüşanlan ve okuyanlan ifade edilen sorunlardan doğrudan etkilendikleri gibi bunun yanında gerek sosyal, gerek ekonomik bakımdan geçiş halinde bir kuşağın üyesi olmaktan dolayı farklı problemlerin etkisi altındadır, özellikle ekonomik sorunlann çokluğu, eğitim ve sosyalleşme imkanlannın azlığı, modern şehrin baskısı, yaşadığı çevrenin geriliği vb. nedenler gençleri marjinal anlayışlara ve kapalı bir toplum yaşantısına itmektedir. Türkiye'de hızlı kentleşmenin ortaya çıkardığı eğitim ve toplumsallaşma sorunlarının çözümünün de diğer ülkelerde olduğu gibi kitle iletişim araçlarından, özellikle televizyondan 183 yararlanılmaktadır. Ülkemizde yönetimi, kamu kuruluşu olarak devletin elinde olan TRT televizyonu ile özel televizyon kanallarının yaygın olarak izlenmesi, bu aracın ülke sorunlarının çözümüne yardım edebileceği ve toplumda bir diyalog ortamı sağlayabileceği düşüncesini de beraberinde getirmiştir. Televizyon; bugün toplumumuzun yaşamında yerini almış, vazgeçilmez bir parçası haline gelmiştir. Bu kitle iletişim aracı toplumumuzun eğitim, haber alma, eğlenme gibi çeşitli gereksinimlerini ya doğrudan karşılamaldaja da destekleyici olmaktadır. Mesajı ses ve görüntü olarak amnda en uzak yerlere kadar iletebilme özelliği olması ülkemizdeki yönetimleri toplumumuzun çeşitli gereksinimlerini bu araç yoluyla karşılamaya yöneltilmiştir. Televizyon ile yapılan eğitim geniş ve dar anlamlan ile kişiye genel bilgi, kültür veren, beceri uğraşı öğreten iletileri kapsamakta ve toplumu oluşturan herkese bu bilgiler ulaştırılmaktadır. Televizyonda yer alan eğitim, seslenilen kitle yönünden değerlendirildiğinde yetişkin eğitimi ile ilgili yaymlar, çocuklara seslenen eğitsel yayınlar olmak üzere iki genel grupta toplanabilir. t Bunun yanında televizyonla eğitimde hedef izleyici kitleler yaş dışında da bir takım özellikler arzetmektedir. Okur yazar olmayanlar^ okulu bırakanlar, toplumda henüz verimli yerini alamayanlar, elde ettikleri yeteneklerini geüştirmeyi amaçlayanlar, gelişmemiş bölgelerde yaşayanlar, ekonomik ve sosyo kültürel eksikliklerini gidermeye çalışanlar, doğrudan veya dolaylı TV eğitiminden yararlanan kesimler olarak sayılabilir. Ülkemizde 31 Ocak 1968'de başlayan ilk TV yayınından sonra uzun yıllar yayın tekeli TRT'de kalmıştır. Devletin yayın organı olan TRT televizyonunun devletin genel esas ve prensiplerine aykırı bir yayını olması beklenemezdi. TRT her yıl yayınladığı, Genel Yayın hedeflerinden ilk maddeyi hep eğitim programlarına ağırlık verilmesi ve Atatürk ilke ve inkılaplarının öğretilmesine ayırmıştır. Bu ilke çerçevesinde örgün ve yaygın eğitime yönelik sürekli yayınlan olmaktadır. Buna karşın özel televizyon kanallan şu ana kadar doğrudan bir eğitim yayınma ihtiyaç duymamaktadırlar. Ticari amaçlı bu kanallar ancak dolaylı eğitimde faydalı olabilmektedirler. v TRT gençlere yönelik yayınlannda gençlerin Atatürk ilke ve inkılaplanna, Atütürk milliyetçiliğine olan bağlılığının kökleştirilmesine, Türkiye'ye ve menfaatlerine yönelik tehditler konusunda bilgili kılınmasına vb. prensiplere bağlı yaymlar yapmak zorunda olduğundan izleyiciyi cezbedecek gençlik programlan ortaya koyamamaktadır. Bunun yanında denetimsiz yayınlara 184 devam eden özel televizyonlar, -ilke ve sınır tanımayan özellikle yabancı kültürlerin ürünü gençlik yayınlarla da insanımızı belirsiz bir hedefe çekmeye çalışmaktadırlar. Gençlerin yapısı dikkate alınmadan yapılan programlar ne adma olursa olsun bir fayda getirmemekte bilakis uzaklaştırıcı olmaktadır. Ülkemizde sık sık yaşanan anti-demokratik dönemlerin mahsulü tepeden inmeci, halkı dikkate almayan baskıcı anayasalarla yapılan her türlü faaliyet, toplumumuzda huzur yerine terörü, ilerleme yerine geriliği, birlik yerine kaosu getirmektedir. Türkiye'de 1945'lerde gözlenmeye başlayan ve 1960'lı yıllarda hızlanan kırdan kente göç ve dalayısryla kentleşme olgusu, önceleri olumlu bir gelişme olarak ele alınmış, kalkınma için potansiyel bir itici güç olarak kabul edilmiştir. Yıllar ilerledikçe kırdan kente göçün hız kazanması ile kentlerdeki iş gücü arzı-sanayi ve hizmetler sektörünün iş gücü talebinin üstüne çıkmış, kentlerde artan işgücü talebi ve düzensiz kentleşme önemli bir sorun haline gelmiştir. 1965-70 yıllan arasında ülke içindeki her 1000 kişiden 107'sinin yer değiştirdiğini ve bu nüfus hareketinin yüzde 45'inin üç büyük şehrimizde olduğunu söyleyebiliriz. DPT'ye göre Ankara' nm 1950-1975 yıllan arasında Türkiye ortalamasının üzerinde bir nüfus artışına sahip olduğu, 1980' de ise ortalamanın..altında bir nüfus hareketliliği tespit edilmiştir. Türkiye'de iç göçlerin yeni yeni başladığa 194Ö'k yıllarda kırsal kesimden gelenler, başkent olması, iş imkanlarının daha fazla olması, kent imkanlarını cazibesi nedeniyle Ankara'ya yönelmişlerdir. Şu anda Ankara nüfusunun yüzde 70'i gecekonduda yaşamaktadır. Ortalama aile büyüklüğü 5.19 kabul edilirse, Ankara'da 300.000 dolayında gecekondulu bulunmaktadır. Ankara'da gecekondularda yaş ortalaması 30.9'dur. 12/24 yaşlan arası genç nüfûsun oram yüzde 41.6'dır. 8.2. Bulguların Değerlendirilmesi Çalışmamızın amacı ve kapsamı; kendine özgü bir toplumsal örgüye sahip olan gecekondulu gençliğin eğitimine ve en geniş anlamı ile bireyin toplumsallaşma aşamasında televizyon yaymlannın etkili olup olamayacağını ölçmekti. Araştırmamızın başında da ifade ettiğimiz, televizyon yayınlarındaki eğitim programlamnm gecekondu gençliğinin, eğitim ve kentleşmesine yardımcı olduğunu, programların içerik ve sunuşu, hitabedilen kesimin özellikleri dikkate alınarak hazırlandığında faydalı olduğunu, yayınlann izleyiciye ulaşması ve yayın saati uygun olursa, Türkiye koşullarında, gecekondu gençliğinin eğitimi ve gelişmesini ileri derecede 185 etkileyen en etkili ararcm televizyon olduğu varsayımımız, araştırmamızın neticesinde doğrulanmıştır. Bu bölümde, bu amaçla yaptığımız araştırmanın tezimiz açısından değerini ifade edeceğiz: 1. Gecekonduda yaşayan aileler çocuklarının eğitimini gerçekteki beklenti düzeylerinde gerçekleştirememektedirler. Bunun başlıca nedeni maddi imkansızlıklardır. Dolayısıyla eğitim düzeyi de bir hayli düşüktür. 2. Erkek ve kadınların öğrenim düzeyleri hemen hemen eşittir. Kırsal kesimde sık görülen kız çocuklarının okutulmaması geleneği, şehirde terkedilmektedir. 3. Gecekondulu genç nüfus, Ankara'nın bürokrasi merkezi olması nedeniyle memuriyetle birlikte sosyal güvencesi olmayan, beceri gerektirmeyen, geliri düşük marjinal işlerde çalışmaktadır. 4. Gençlerin oturdukları gecekondular hane halkı kolaylıklarının hemen heme hepsinden yararlanmaktadırlar. 5. Gecekondu gençleri, yaşadıkları çevrede sosyal aktivite gösterebilecekleri kurumlara sahip değillerdir. Bunun yanında işsizliğin ve boş gezmenin doğal neticesi olan kahvehaneler, deneklerin yüzde 90'ına yakınının hemen yambaşmdadır. 6. Gözlemimiz gecekonduların kent tüketim pazanna yoğun bir biçimde girdiğim göstermektedir. Bu durum eşyalara duyulan gereksinimin de ötesinde, bir sosyal statü arayışından ve kentsel tüketim biçiminin özenme şeklinde benimsenmesinden kaynaklanmaktadır. 7. Ekonomik yönden geri olan bu kesim eğlenme, bilgilenme, haber alma ve diğer sosyal ihtiyaçlarım televizyondan karşılamaktadır. 8. Gençler TV yayınlarım belli amaçlar için izlemektedirler. Düşük eğitim düzeyleri ve mali imkansızlık nedeniyle ortaya çıkan toplum içindeki statü farklığım gidermek, şehir hayatında karşılaşılan kültürlü çevrerelerle ilişki kurmak gibi nedenler belirli programlara ilgiyi artırmaktadır. 9. Gecekondularda hemşehrilik ve akrabalık ilişkileri bir hayli ileri düzeyde devam etmektedir. 10. Gençlerin en çok izledikleri televizyonlar özel kanallardır. Yıllardır devletçi ve tek yanlı yayın yapan TRT kanallarından tatmin olmayan gençlik, daha canlı, dinamik, hayata adapte olmuş yayınları nedeniyle özel kanalları tercih etmektedirler. 11. Özel TV kanalları içinde içeriği, sunuşu, programlan diğer unsurlas^İa farklı bir çizgi ortaya koyan TGRT yüzde 20 civarında seyredilmektedir. Özel kanallarda aile ha^ptim nega. içlerin özel yönde etkileyen yayınlar izleyiciyi bu muhafazakar kanala yöneltmektedir. Geı 186 televizyon kanallarından en büyük rahatsızlığı "açık-saçık" diye ifade edilen programlardandır. Ondan sonra da inançlara, örf ve adetlere aykırı yayınlardan hoşlanmamaktadırlar. Buna göre gençlerin yüzde 60'a yakını inanç ve ahlaki kaygılar taşımaktadır denilebilir. 12. Gençlerin eğlence gereksinimini kitle iletişim araçlarından, özellikle TV'den karşıladıkları görülmüştür. Bölgelerinde eğlenceyi de kapsayan toplumsal gösterilerin bir tek düğün törenleri olması, sinema salonunda film seyretmek, gazinoya, diskoya gitmek gibi mali imkan gerektiren eğlenme türlerine, imkansızlıktan iştirak edememeleri, TV ile eğlenmek gibi bir sonucu doğal kılmaktadır. 13. Gecekondu gençliği, bir geçiş toplumunun üyeleri olarak, iki kültür, iki yaşam biçimi aasındâ kalmış aidiyet duygularını yitirmiş bir kesimdir. Bu kesim müzik olarak yüzde 65 oranında arabesk dinlemektedir. Arabesk müzik, sanatçılarının sergiledikleri mutsuzluk tablosuyla bütünleşmek bir ölçüde kendi acılarını unutmak ve paylaşmak amacıyla bu kesimde tercih edilmektedir. 14. Gecekondulu genç kadınlar, toplum içinde ihtiyaç duydukları statü değişimini etkileyecek bilgi veren yayınları herşeye rağmen ilgiyle izlemektedirler. Toplumsal yaşamda gündeme gelen kadm-erkek eşitliğinin ne olduğunun öğrenilmesi çabası kentleşme eğiliminin doğal sonucudur. [' ~ ' 15. Denekler, televizyondan yalnızca bir eğlenme aracı olarak değil, bir eğitim ve öğretim aracı olarak da yararlanıldığını ifade etmişlerdir. Özellikle izlenimi kolaylaştınlan eğlenme yönü de olan eğitim yaymlannın izleyiciye birşeyler katan, zevk ve beğeni düzeyini yükselten, zenginleştiren ve eğlendirirken eğiten yayınlar olduğu söylenebilir. 16. Eğitsel yayınların yalnız devlet televizyonundan yapılması özel kanallarda hemen hemen hiç olmaması bir eksikliktir. 17. TRT eğitim yayınlarında öğretilmesi amaçlanan konunun izleyici grubunun özelliklerini ve eğitim tekniklerini dikkate alan yayınlar faydalı olmaktadır. Eğitsel amaçlı yayınların yapımma özen gösterilmeli, biçim ve sunumla ilgili teknikler eğitsel yayınlara uygun seçilmelidir. 18. Televizyonda yer alan eğitsel nitelikli yayınlar bireyin eğitsel gereksinmesini karşılamakta, onun eğitsel sürecini tamamlamasına yardımcı olabilmektedir. 19. Eğitsel yayınlara ilgi duydukları halde izleyemeyenler yayın saatlerinin uygun olmadığını söylemişlerdir. Yayın saati izlenmeyi artırmıyorsa, eğitimi yayınlarından; faydalanmaktan sözedilemez. 187 20. İfade edilmeye çalışılan koşullar yerine getirildiğinde, televizyon, kitle iletişim araçları içinde gençliğin eğitiminde en fazla kullanılan ve yararlanılan iletişim aracıdır. u- 21. Yayınların salt eğitsel amacı ve içeriği olduğunda ilgi azalmakta, eğlendirirken eğiten yayınlar daha fazla izlenmektedir. 22. Hedef kitlesi ve amacı belli olmayan yayınlar eğitimden, arzu edilen faydayı f sağlayamamaktadır. 23. Eğitsel yayınlar yayınlanmadan izlemesi amaçlanan kesim önceden uyarılmalı, konu ve zaman hakkında bilgilendirilmelidir. , 24. Toplumsallaşmayı, toplumdaki maddi ve manevj tüm değerlerin kuralların, inanışların toplumu oluşturan bireylerce onanması, bunları tutum ve davranışlarına yansıtması olarak tanımlarsak, kapalı toplum bazen de geçiş toplumu özellikleri gösteren gecekondu insanı yaşadığı toplum koşullarında toplumsallaşmaktadır. 25. Elektronik kitle iletişim araçları, özellikle televizyon, gecekondu gençlerinin toplumsallaşmasında aile, arkadaş, çevre gibi etkin kümeler kadar etkili olmakta, hatta birçok yeniliğin ilk ulaştırıcısı olması bakımından da daha fazla gençleri etkilemektedir. 26. Yaşadığı çevre ile bütünleşmeye çalışan genç, bilinçli olarak TV yoluyla gelen iletileı. almakta, tutum ve davranışlarına bunu yansıtmaktadır. 27. İletilerin önemli bir kesimi gecekondu gençlerinin bilmediği, duymadığı ya da çok yüzeysel bilgisi olduğu konularda olunca bireyin bundan yararlanması, bilgi düzeyi ve gereksinimleriyle doğru orantılıdır. 28. Kırsal kesimde egemen olan aile içi ilişkiler ve toplumsal yapı ile ilgili tutum ve davranışların birçoğu özellikle genç kadınlar tarafindan terkedilmiş, şehirde kabul gören ve yaygın olan anlayışların kabullenildiği görülmüştür. 29. Televizyon açık olma koşuluyla gençlerin yaşamlarının önemli kesimini oluşturan sağlık, eğitim, aile yapısı, törelerle ilgili davranışlar ve ülke sorunlarına yaklaşımda kırsal kesim anlayış ve davranma biçimlerini bırakarak, daha çağdaş ve kentsel yaşam biçimlerini benimsedikleri, dolayısıyla toplumsallaşma eğiliminde oldukları belirtilmiştir. 30. Televizyon yayınlarındaki yabancı kültür ağırlıklı programlar, gecekondu gençlerinin toplumdışı toplumsallaşmasını da sağlamaktadır. Toplumun temel değerlerine aykın bu tutum ve davranışların kuralsız ve ölçüsüz bir biçimde temelsiz olarak benimsenmesi toplumumuzun geleceği için önemli bir sorun olarak ifade edilebilir. 188 3 1. Gecekondu gençleri televizyon yayınlarını bilinçli bir biçimde, belirli amaçlar için, yani ondan belli konularda doyum sağlamak ve belirli gereksinimlerini gidermek amacını taşıyarak izlemektedirler. Televizyon, toplumun çağdaş uygarlık düzeyini yakalamama tezi doğrultusunda değişmesine elverişli ortamı hazırlama, değişmenin, kentleşmenin, endüstrileşmenin doğurduğu yeni koşullara, bireyin uyum sağlamasına yayınlarıyla yardımcı olmalıdır. İnsanımızın anayasal hak ve özgürlüklerini kavramaya, onları bilinçli bir şekilde kullanacak düzeye erişmesine yardımcı nitelikteki eğitici yayınlara gereksinme açıktır. Bireyin sorumluluklarına sahip çıkmasına çözüm yollan bulmasına demokratik bilincin yükseltilmesine yardımcı halk eğitimi, televizyonun temel görevi olmalıdır. Yaşanılan sorunlara duyarlılık ancak bu sorunlarla yüzyüze gelindiğinde farkedilebiliyor ve gündeme alınabiliyorsa, bu durum muhtemel vahim sosyal sonuçların temel nedeni olarak ifade edilebilir. Ülkemiz insanının yaşadığa ekonomik ve sosyal sorunlar, ivedi çözümler isteyen ciddi eylemleri gerekurmejaedir. 189

Akman, Aykut Zahid, Ankara Gecekondu Gençliğinin Eğitimine ve Kentleşmesine Televizyon Yayınlarının Etkisi, İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 1995, Doktora.