Bilişsel, sosyal ve duygusal değişimlerin meydana geldiği üniversite yıllarında yaşanan romantik ilişkiler bireyin gelişiminde önemli rol oynarken kimi zaman bu ilişkilerde istismar ve şiddet gerçekleşebilmektedir. Türkiye'de flört eden çiftler arasındaki şiddetin ele alınması çok yeni olup, konuya ilişkin literatür oldukça sınırlıdır. Önemli bir halk sağlığı sorunu olarak görülen flört şiddetinin tanımlanması, risk gruplarının belirlenmesi ve bu risk gruplarına yönelik önleyici politikaların geliştirilmesi önemlidir. Bu çalışmada üniversite öğrencilerinin flört döneminde şiddete yönelik tutum ve davranışlarını belirlemek amaçlanmıştır. Tanımlayıcı tipteki bu araştırmanın evrenini, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi'nde 2014-2015 eğitim öğretim yılında il merkezinde, I. Öğretimde öğrenim gören tüm Fakülte/Yüksekokul ve Meslek Yüksek Okulundaki toplam 16160 öğrenci oluşturmaktadır. Örnekleme, toplam 645 öğrenci alınmıştır. Veriler Kişisel Bilgi Formu ve "Flört Şiddetine Yönelik Tutum Ölçekleri" aracılığı ile toplanmıştır. Verilerin analizi spss 20,0 paket programında veri tabanı oluşturularak ortalama, yüzde dağılımları, ki-kare, Kruskall-Wallis Waryans Analizi ve Mann Whitney U testleri kullanılarak değerlendirilmiştir. Bulgular: Araştırmaya alınan öğrencilerin % 53.6'sı erkek, % 60.1'i 20-22 yaş grubundadır. Çekirdek aileye sahip olanların oranı %76 ve iki-üç kardeşi olanlar % 38.6'dır. Öğrenim gördükleri okullara göre % 18'i eğitim fakültesinde, % 17.7'si meslek yüksekokulunda, % 15.3'ü ise iktisadi ve idari bilimler fakültesinde okumakta olup, % 19.9'u birinci sınıfta, % 36.1'i ikinci sınıftadır. Ayrıca öğrencilerin % 81.9'unun dönem kaybı olmadığı belirlenmiştir. Sigara kullanan öğrenciler % 37.4 oranındadır. Öğrencilerin % 28.5'i ailelerinde şiddet davranışı olduğunu belirtmiştir. Araştırma kapsamındaki öğrencilerin % 51.6'sı şuanda devam eden flört ilişkisi olduğunu ve %52.9'u bu flört ilişkisinde şiddete maruz kaldığını %52'si ise flört ilişkisinde şiddet uyguladığını ifade etmiştir. Öğrenciler hem geçmişteki hem de şimdiki flört ilişkilerinde en fazla duygusal şiddete maruz kaldıklarını ve uyguladıklarını ifade etmişlerdir. Dört ölçek grubunda erkek öğrencilerin şiddete yönelik tutum puanları ve davranışları anlamlı şekilde daha yüksektir (p< 0.05). Parçalanmış ailesi olanların şiddet tutum puanları ve şiddet davranışları diğerlerine göre anlamlı şekilde daha yüksek bulunmuştur (p< 0.05). Okul türü ile şiddet tutum puanları arasındaki karşılaştırmada ölçek gruplarında anlamlı bir fark tespit edilmiştir (p< 0.05). Ayrıca birinci sınıf öğrencilerinin şiddet tutum puanları diğer sınıflara göre anlamlı şekilde yüksek bulunurken (p< 0.05), birinci ve dördüncü sınıf öğrencileri daha fazla oranda şiddet uygulamışlardır (p> 0.05). Sigara kullanan öğrencilerin şiddet tutum puanları dört ölçek grubunda daha yüksek iken, alkol kullanan öğrencilerin yalnızca kadının flörtte uyguladığı fiziksel şiddet tutum puanlarının yüksek olduğu ortaya çıkmıştır (p< 0.05). Bunun yanında ailesinde şiddet olan öğrencilerin şiddet tutum puanları ve şiddet davranışları istatistiksel olarak diğerlerinden daha anlamlı bulunmuştur (p< 0.05). Flört ilişkisinde şiddete maruz kalan öğrencilerin kadının flörtte uyguladığı psikolojik ve fiziksel şiddete yönelik tutum puanları ve erkeğin flörtte uyguladığı fiziksel şiddete yönelik tutum puanlarının daha yüksek olduğu tespit edilmiştir (p< 0.05). Partnerlerine şiddet uygulayan öğrencilerin çoğu geçmişlerinde şiddete maruz kalmış ve flört ilişkileri devam ederken şiddete maruz kalan gençler aynı zamanda şiddet uygulamışlardır (p< 0.05). Sosyal ve kültürel birçok nedene bağlı olan şiddet davranışının önüne geçmek için sağlık başta olmak üzere birçok sektörün işbirliği gerekir. Özellikle şiddet tutumları yüksek olan risk grubundaki gençlere halk sağlığı hemşireleri tarafından danışmanlık hizmeti verilerek, eğitim ve farkındalık kazandırılarak şiddet döngüsünün kırılmasına, geleceğin sağlıklı ebeveynlerinden ve sağlıklı ailelerden oluşan sağlıklı bir topluma önemli oranda katkı sağlanabilir.