12-15 Yaş Arası İlköğretim Öğrencilerinin Davranış Sorunları ile Aile İşlevleri ve Anne-Baba Kişilik Özellikleri Arasındaki İlişki

TEZ

12-15 Yaş Arası İlköğretim Öğrencilerinin Davranış Sorunları ile Aile İşlevleri ve Anne-Baba Kişilik Özellikleri Arasındaki İlişki

Yazar/Hazırlayan
Üniversite
Enstitü/Fakülte
Anabilim Dalı
Bölüm
Tez Danışmanı
Tez Yılı
YÖK Tez No
220309
Sayfa Sayısı
265
Tez Türü
Doktora
Tam Metin (PDF)
Kategori
Tez Özeti
Ergenlerin davranış sorunlarını tek bir açıdan değerlendirmek mümkün değildir. Yapılan çalışmalarda davranış sorunlarının ergenin içinde yaşadığı çevrenin bir yansıması olduğu, güvenli ve tutarlı çevre şartlarının ergenlerde sağlıklı davranış kalıplarının gelişimi için gerekli olduğu; ancak risk faktörlerinin varlığının ergenin normal gelişimini bozduğu belirtilmektedir. Bu faktörlerden başında ise aile ve aile etkileşiminin rolü gelmektedir. Aile yapısının, aileye özgü algı ve davranış kalıplarının bireyin, gerek kişilik yapısını, gerekse problemlerini etkilemede farklılıklar gösterdiği bir gerçektir. Araştırmalar ergenlik döneminde bildirilen sorunların, ergenlerin %40'ında genç erişkinlik dönemine geldiklerinde de sürdüğünü göstermektedir. Bu durum ergenin ruhsal yakınmalarının erken dönemde değerlendirilmesinin önemini daha da vurgulamaktadır. Ruhsal ve bedensel değişim ile sosyal değişimin birlikte yaşandığı ergenlik döneminin doğal seyrinde uyum zorlukları yaşandığı kadar, bazen de bu değişimler psikiyatrik bozuklukların oluşmasına da zemin hazırlayabilmektedir. Bu araştırmanın amacı, 12-15 yaş arası ilköğretim öğrencisi olan ergenlerin davranış sorunları ile aile işlevleri ve anne-babaların kişilik özellikleri arasındaki ilişkisinin incelenmesidir. Araştırma kapsamında davranış sorunları ile sosyo-demografik değişkenler ve aile işlevleri arasındaki ilişki ergen ve anne-babaların algıları açısından değerlendirilmiş; kişilik özelliklerine ilişkin veriler sadece ebeveynlerin algıları açısından incelenmiştir. Araştırmanın örneklemi İzmir il merkezinde ilköğretim okulları ikinci kademesine devam eden ( 6., 7., 8. sınıf) 12-15 yaş arası 389 ergen ile bu ergenlerin anne ve babalarından oluşmaktadır. Araştırmada veri toplama aracı olarak: 1-) 4-18 Yaş Çocuk ve Gençlerde Davranış Değerlendirme Ölçeği (CBCL/4-18), 2-) 11- 18 Yaş Grubu Gençler İçin Kendini Değerlendirme Ölçeği (YSR-11/18 ), 3-) Aile Değerlendirme Ölçeği, 4-) Eysenck Kişilik Envanteri kullanılmıştır. Verilerin analizinde t- testi, Varyans Analizi, Schefee Testi ve Pearson Korelasyon Katsayısı Tekniği kullanılmıştır. Araştırma sonucunda elde edilen bulgulara göre, ergenlerin davranış sorunlarının cinsiyete açısından farklılaştığı; ergenlere göre, kızların erkeklerden daha yoğun anksiyete-depresyon yaşadığı; erkeklerinde kızlardan daha yoğun sosyal sorunlar, yıkıcı davranışlar ve dışsallaştırılmış sorunlar yaşadığı belirlenmiştir. Ebeveynlerinin algılarına göre de, kızların erkeklerden daha fazla çekingenlik, anksiyete-depresyon ve içselleştirilmiş sorunlar yaşadıkları belirlenmiştir. Ebeveynlerin ergenlerin davranış sorunlarına yönelik algıları ergenlerin yaşı açısından anlamlı bir farklılık göstermezken; ergenlerin davranış sorunlarına yönelik algılarının ergenlerin yaşı açısından farklılaştığı; 13 yaşındaki ergenlerin daha çok çekingenlik yaşadıkları; 14 yaşındaki ergenlerin daha çok dikkat problemleri ve agresyon yaşadıkları; 15 yaşındaki ergenlerin de daha fazla anksiyete-depresyon yaşadıkları saptanmıştır. Ergenlere göre, 8. sınıftaki ergenlerin daha fazla anksiyete-depresyon ve agresyon sorunları yaşadığı; 7. sınıftaki ergenlerin daha yoğun sosyal problemler, dikkat problemleri, cinsel problemler ve dışsallaştırılmış davranış sorunları yaşadıkları belirlenmiştir. Annelere göre; 7. sınıfa devam eden ergenlerin daha fazla somatik şikâyetler, anksiyete-depresyon, sosyal problemler, dikkat problemleri, yıkıcı davranışlar, agresyon, cinsel problemler ve dışsallaştırılmış problemler yaşadığı belirlenmiş ancak; babaların algılarına göre davranış sorunları ile ergenlerin devam ettikleri sınıf düzeyi arasında herhangi bir farklılaşmanın olmadığı belirlenmiştir. Annesi ilkokul mezunu olan ergenlerin daha yoğun çekingenlik, anksiyete-depresyon ve içselleştirilmiş problemler yaşadıkları belirlenmiştir. Benzer şekilde ilkokul mezunu annelerin de ergenlerde daha fazla somatik şikâyetler, sosyal sorunlar ve düşünce sorunları, içselleştirilmiş problemler ve toplam davranış sorunları algıladıkları saptanmıştır. Babası ortaokul mezunu ergenlerin daha yoğun çekingenlik, anksiyete-depresyon ve içselleştirilmiş sorunlar ile toplam davranış sorunları yaşadıkları belirlenmiş ve ilkokul mezunu babaların da ergenlerde daha fazla somatik şikâyetler, sosyal problemler, agresyon, içselleştirilmiş sorunlar ile dışsallaştırılmış davranış sorunları belirtikleri saptanmıştır. Ergenlerin davranış sorunlarına yönelik algılarının anne yaş grubu açısından farklılaştığı; annesi 30-34 yaş grubunda olan ergenlerin daha yoğun çekingenlik yaşadığı; annesi 35-44 yaş grubundaki ergenlerin de anksiyete depresyon ve düşünce problemleri yaşadıkları belirlenmiştir. Aynı şekilde, annelerin ergenlerin davranış sorunlarına yönelik algılarının kendi yaş grubu açısından farklılaştığı belirlenmiş, 45 yaş ve üstünde olan anneler ergenlerle ilgili olarak daha fazla somatik şikayetler ve dışsallaştırılmış problemler bildirirken; 30-34 yaş grubunda bulunan anneler ergenlerde daha fazla anksiyete-depresyon, sosyal problemler, düşünce problemleri, içselleştirilmiş problemler ve toplam davranış sorunları bildirmişlerdir. Ergenlerin davranış sorunlarına yönelik algıları baba yaş grubu açısından incelendiğinde; babası 45 yaş ve üstünde bulunan ergenlerin anksiyete depresyon ve dışsallaştırılmış problemleri daha fazla iken; babası 30-34 yaş grubunda bulunan ergenlerin daha fazla çekingenlik yaşadığı belirlenmiştir. Babaların ergenlerin davranış sorunlarına yönelik algıları yaş grubu açısından incelendiğinde; 45 yaş ve üstündeki babaların ergenlerde daha çok somatik şikâyetler ve içselleştirilmiş problemler ve toplam davranış sorunları belirttikleri saptanmıştır. Ergenlerin davranış sorunlarına ilişkin algıları anne çalışma durumu açısından anlamlı bir farklılık göstermezken; annelere göre farklılaşmanın anlamlı olduğu, ev hanımı annelerin çalışan annelere göre ergenlerde daha fazla çekingenlik, somatik şikâyetler, dikkat problemleri, içselleştirilmiş problemler ve dışsallaştırılmış sorunlar bildirdikleri görülmüştür. Ergenlerinin davranış sorunları baba çalışma durumu açısından farklılaştığı; babaları işçi olan ergenlerin daha yoğun çekingenlik, somatik şikâyetler, dikkat problemleri, içselleştirilmiş problemler yaşadıkları; babası emekli olan ergenlerin de daha yoğun anksieyete-depresyon, agresyon, dışsallaştırılmış sorunlar ve toplam davranış sorunları yaşadıkları belirlenmiştir. Babaların ergenlerin davranış sorunlarına yönelik algılarının da çalışma durumları açısından farklılaştığı; işçi olarak çalışan babaların ergenlerde daha fazla somatik şikâyetler, sosyal problemler, düşünce problemleri, dikkat problemleri, agresyon, içselleştirilmiş problemler, dışsallaştırılmış sorunlar ve toplam davranış sorunları bildirdikleri belirlenmiştir. Ergenlerin davranış sorunlarına ilişkin algılarının aile gelir düzeyi açısından faklılaştığı; ailesinin gelir düzeyi 0-400 ytl arasında olan ergenlerin daha yoğun anksiyete-depresyon, sosyal problemler, düşünce problemleri, içselleştirilmiş problemler ve toplam davranış sorunları yaşadıkları belirlenmiştir. Ancak ebeveynlerin algılarına göre ergenlerin davranış sorunlarının aile gelir düzeyi açısından anlamlı bir farklılık göstermediği saptanmıştır. Araştırmada, ergenlerin davranış sorunlarına ilişkin algıları ile anne ve babalarının algıları arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki olduğu saptanmıştır. Buna göre; anne-babalarının çekingenlik, somatik şikâyetler, anksiyete-depresyon, sosyal problemler, düşünce problemleri, dikkat problemleri, yıkıcı davranışlar, agresyon, cinsel sorunlar, içselleştirilmiş davranışlar, dışsallaştırılmış davranışlar ve toplam davranış sorunlarına ilişkin ortalamaları yükseldikçe, ergenlerinde ortalamalarının da yükseldiği belirlenmiştir. Ayrıca araştırmada, ergenlerin davranış sorunlarına ilişkin anne ve babaların algıları arasında da pozitif yönde anlamlı bir ilişki olduğu görülmüştür. Ergenlerin davranış sorunlarına ilişkin algıları ile aile işlevleri arasında anlamlı bir ilişki bulunmuş; ergenlerin; çekingenlik, somatik-şikâyetler, anksiyete-depresyon, sosyal sorunlar, düşünce sorunları dikkat sorunları, yıkıcı davranışlar, agresyon, cinsel problemler, içselleştirilmiş sorunlar, dışsallaştırılmış sorunlar ve toplam davranış sorunları ile problem çözme işlevine ilişkin algıları arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki olduğu; iletişim, roller, duygusal tepki verebilme, gereken ilgiyi gösterme, davranış kontrolü ve genel fonksiyonlar ile arasında negatif yönde anlamlı bir ilişki olduğu belirlenmiştir. Anne ve babaların ergenlerin davranış sorunlarına ilişkin algıları ile aile işlevleri arasında anlamlı bir ilişki olduğu belirlenmiş; annelerin ergenlerin; çekingenlik, somatik-şikâyetler, anksiyete-depresyon, sosyal sorunlar, düşünce sorunları dikkat sorunları, yıkıcı davranışlar, agresyon, cinsel problemler, içselleştirilmiş sorunlar, dışsallaştırılmış sorunlar ve toplam davranış sorunları algıları ile problem çözme işlevi arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki olduğu; roller, gereken ilgiyi göstermeve davranış kontrolüne yönelik algıları arasında negatif yönde anlamlı bir ilişki olduğu belirlenmiştir. Annelerin ve babaların ergenlerin davranış sorunlarına ilişkin algıları ile kişilik özellikleri arasında anlamlı bir olduğu bulunmuştur. Buna göre; anne ve babanın psikotizm ve nörotizm düzeyi ile ergenlerde çekingenlik, somatik-şikâyetler, anksiyete-depresyon, sosyal sorunlar, düşünce sorunları dikkat sorunları, yıkıcı davranışlar, agresyon, cinsel problemler, içselleştirilmiş sorunlar, dışsallaştırılmış sorunlar ve toplam davranış sorunları arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki bulunurken; yalan düzeyi ile davranış sorunlarına ilişkin algıları arasında negatif yönde anlamlı bir ilişki olduğu; dışadönüklük boyutu ile anlamlı bir ilişki olmadığı belirlenmiştir. Sonuç olarak, ilköğretim çağındaki ergenlerin gelişimsel ihtiyaçlarını uygun bir şekilde karşılamanın yanında, onların davranış sorunlarının belirlenerek bu sorunlarla etkili bir şekilde başa çıkmalarına yardımcı olmak, sağlıklı bir kişilik geliştirebilmeleri için son derece önemlidir.

Savi, Firdevs, 12-15 Yaş Arası İlköğretim Öğrencilerinin Davranış Sorunları ile Aile İşlevleri ve Anne-Baba Kişilik Özellikleri Arasındaki İlişki , Dokuz Eylül Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2008, Doktora, pdf.