(2 KEZ GİRİLMİŞ) Üniversite Öğrencileri ile Anoreksiya Nevroza Tanısı Alan ve Almayan Bireylerde Bağlanma Biçimleri, Kişilerarası Şemalar ve Yeme Örüntüleri Arasındaki İlişkiler

TEZ

(2 KEZ GİRİLMİŞ) Üniversite Öğrencileri ile Anoreksiya Nevroza Tanısı Alan ve Almayan Bireylerde Bağlanma Biçimleri, Kişilerarası Şemalar ve Yeme Örüntüleri Arasındaki İlişkiler

Yazar/Hazırlayan
Üniversite
Enstitü/Fakülte
Tez Danışmanı
Tez Yılı
YÖK Tez No
113406
Sayfa Sayısı
123
Tez Türü
Yüksek Lisans
Kategori
Tez Özeti
Bu araştırmada, bağlanma biçimleri, kişilerarası şemalar ve yeme bozuklukları arasındaki ilişkilerin incelenmesi amaçlanmıştır. Bu doğrultuda iki aşamadan oluşan çalışmanın birinci aşamasının örneklemi, Hacettepe Üniversitesi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi ve Ankara Üniversitelerinin değişik fakültelerinde öğrenim gören 430 kız öğrenciden oluşmuştur. Bu örnekleme, sosyodemografik özelliklerin aktarılması için kişisel bilgi formu; yeme bozukluğu belirtilerinin belirlenmesi için Yeme Tutum Testi (YTT); bağlanma biçimlerinin belirlenmesi için İlişki Ölçekleri Anketi (İÖA) ve kişilerarası şemaların değerlendirilmesi için de Kişilerarası Şemalar Ölçeği (KŞÖ) uygulanmıştır. Kişilerarası şemaların anne, baba ve arkadaş formlarının dostluk, düşmanlık, baskınlık ve pasiflik boyutları ile beklenen kişilerarası tepkilerin istenirlik düzeyleri ve bağlanma biçimleri araştırmanın iki bağımsız değişkenini oluşturmaktadır. Kişilerarası şemaların anne, baba ve arkadaş formlarının dostluk, düşmanlık, baskınlık ve pasiflik boyutları ile beklenen kişilerarası tepkilerin istenirlik düzeylerinin düşük - yüksek olarak iki düzeye; bağlanma biçimlerinin ise, güvenli - korkulu - saplantılı - kayıtsız olarak dört düzeye ayrılmıştır. Araştırmanın bağımlı değişkeni yeme davranışına yönelik tutumlardır. Uygulamalar sonucunda elde edilen verilere 2X4 faktörlü araştırma desenine uygun varyans analizi uygulanmıştır. Ayrıca, kişilerarası şemalar, bağlanma biçimleri ve yeme örüntüleri arasındaki ilişkiler, Pearson Momentler Çarpımı Korelasyonu ile analiz edilmiştir. Birinci aşamanın sonuçlarına göre, farklı bağlanma biçimleri ve sağlıksız yeme örüntüleri arasında anlamlı farklılıklar gözlenmiştir. Kayıtsız bağlanma biçimine sahip kişilerin korkulu ve güvenli bağlanma biçimine sahip kişilere göre, daha fazla işlevsel olmayan yeme örüntüleri sergiledikleri bulunmuştur. Diğer yandan, saplantılı bağlanma biçimine sahip bireylerin, korkulu bağlanma biçimine sahip bireylere göre, daha fazla işlevsel olmayan yeme örüntüleri sergiledikleri belirlenmiştir. Bu çalışmada elde edilen diğer bir bulgu, işlevsel olmayan kişilerarası şemalar ile güvensiz bağlanma biçimlerinin ilişkili olduğudur. Bir diğer sonuç olarak, işlevsel olmayan kişilerarası şemalar ve sağlıksız yeme örüntülerinin ilişkili olduğu bulunmuştur. Bir başka sonuç olarak, işlevsel olmayan yeme örüntüleri ve güvensiz bağlanma biçimlerinin ilişkili olduğu elde edilmiştir. Araştırmanın ikinci aşamasının örneklemi, SSK Ankara Eğitim Hastanesi ve Hacettepe Üniversitesi Hastanesi 'nde anoreksiya nervoza tanısı alarak tedavi görmekte olan IV 17 kadın vakadan oluşmuştur. Kontrol grubunda yer alan katılımcılar ise birinci grupta yer alanların yaş, eğitim düzeyi, medeni durum, en uzun süre yaşadıkları yer, anne babalarının eğitim durumu ve anne babaların birliktelikleri ile benzer özellikler taşıyan 25 bireyden oluşturulmuştur. Anoreksiya nervoza tanısı ve bağlanma biçimleri araştırmanın iki bağımsız değişkenini oluşturmaktadır. Anoreksiya nervoza tanısının olup olmaması olarak iki düzeyi, bağlanma biçimlerinin ise, güvenli - korkulu - saplantılı - kayıtsız olarak dört düzeyi bulunmaktadır. Araştırmanın bağımlı değişkeni; kişilerarası şemaların anne, baba ve arkadaş formlarının dostluk, düşmanlık, baskınlık ve pasiflik boyutları ile beklenen kişilerarası tepkilerin istenirlik düzeyleridir. Uygulamalar sonucunda elde edilen verilere 2X4X3 son faktörü tekrar ölçümlü araştırma desenine uygun varyans analizi uygulanmıştır. Tekrar ölçüm olarak ele alınan önemli diğerleri değişkeninin ise anne baba ve arkadaş olmak üzere üç düzeyi bulunmaktadır. Ayrıca, bağlanma biçimlerinin, anoreksik olan ve olmayan bireyleri ayırt etme gücünün incelenebilmesi için Kanonik Diskriminant Analizi uygulanmıştır. İkinci aşamanın sonuçlarına göre, anoreksiya nervoza tanısının varlığı ve kişilerarası şemaların çeşitli boyutları arasında anlamlı farklılıklar gözlenmiştir. Düşmanlık boyutunda tüm katılımcıların arkadaşlarına göre, babalarından daha fazla tamamlama tepkisi bekledikleri belirlenmiştir. Diğer yandan, baskınlık boyutunda, anoreksiya nervoza tanısı alan bireylerin kontrol grubundakilere göre, anne, baba ve arkadaşlarından daha az tamamlama tepkisi bekledikleri bulunmuştur. Kişilerarası durumlarda beklenen tepkilerin istenirlik düzeyleri açısından ise, anoreksik grubun kontrol grubuna göre, anne, baba ve arkadaştan bekledikleri kişilerarası tepkileri daha az istenir olarak değerlendirdikleri gözlenmiştir. Bu bulguların, KŞÖ'ndeki istenirlik düzeyleri ile psikopatoloji arasında ortaya konmuş olan ilişkiyi destekler nitelikte olduğu düşülmektedir. Buna göre, anoreksiya nervoza tanısı alan bireylerin yakın ilişkilerinde kendilerine daha az güçlü ve değerli hissettikleri bulunmuştur. Farklı bağlanma biçimlerinin, anoreksik olan ve olmayan bireyleri ayırt etme gücü incelendiğinde, saplantılı bağlanma biçiminin anoreksiya nervoza tanısı alanları ve almayanları yüksek oranda ayırt edebildiği görülmüştür. Tüm sonuçlar genel olarak değerlendirildiğinde, işlevsel olmayan kişilerarası şemaların ve güvensiz biçimlerinin patolojik yeme örüntüsü ile ilişkili olabileceği sonucuna varılmıştır. Elde edilen bu sonuçlar ilgili literatür kapsamında tartışılmaya çalışılmıştır.

Keskingöz, Berna, (2 KEZ GİRİLMİŞ) Üniversite Öğrencileri ile Anoreksiya Nevroza Tanısı Alan ve Almayan Bireylerde Bağlanma Biçimleri, Kişilerarası Şemalar ve Yeme Örüntüleri Arasındaki İlişkiler, Hacettepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2002, Yüksek Lisans.